10 Kasım 2012 Cumartesi

Hayalet Süvari - (2000) Sleepy Hollow

  Karşınızda bir ,Tim Burton, klasiği...

  Amerikalı yazar Washington Irving' in Headless Horseman adlı hikayesinden uyarlanan film 1999 yılında çekilmiş ve ülkemizde 2000 yılında Hayalet Süvari adıyla (Başsız Süvari daha uygun bir çeviri olurdu ya neyse)  gösterime girmişti.

  Yönetmen Tim burton olunca tabii ki (ve iyi ki) başrolde Johnny Depp olur. Birlikte neredeyse ortak bir kariyer yapan ikilinin başyapıtlarından biri diyebileceğimiz bir film hayalet süvari.

  Film 18. Yüzyıl sonunda New York yakınlarındaki bir kasabada geçiyor. Delil kullanılarak cinayet çözülebileceği gibi uçuk! fikirlere sahip olan genç polis memuru Ichabod Crane (Johnny Depp) yenilikçi ve sorgulayıcı tavrıyla üstlerini kızdırınca teste tabi tutulmak üzere Sleepy Hollow kasabasında işlenen cinayetleri sorgulamaya gönderilir.
 ( o dönemdeki felsefe suda ceset bulduysan boğulmuştur'dan ibaretmişş :))

 Şehir çocuğu polisimiz :) hayli zahmetli bir yoldan sonra kasabaya vardığında kasabanın ileri gelenleri tarafından pek de hoş karşılanmaz. Başı kesilerek öldürülmüş dört kurban ve bir şeyler gizledikleri belli olan kasabalılar ..
  Mantık ve sebep-sonuç odaklı polisimiz kendisine anlatılan başsız süvari hikayesine inanmakta zorluk çeker. Ta ki onunla yüzyüze gelene kadar...

-------------- SPOILER İÇERİR-------------

  Efsaneye göre başsız süvari kayıp kafasını aramakta ve bu yüzden karşısına çıkan bütün herkesin kafasını uçurmaktadır ama Ichabod onunla karşılaştığında süvarinin herkese gelişi güzel  saldırmadığını, hedef odaklı hareket ettiğini farkeder. Süvariyi biri kullanmaktadır ama kim? Bu sırada esas çocuğumuz alışıldık gözü kara başrol kahramanları gibi "yeneceğim seni Hessian!" çığlıkları atmak yerine yusuflamayı tercih eder ki bu, filmin genel anlamdaki karanlık ve kasvetli ortamını pek bir neşelendirir.

  Filmin genel atmosferine gelince , New York' un köyü diyebileceğimiz :) Sleepy Hollow Amerika'dan ziyade İngiltere'deymiş izlenimini veren bir gotikliğe sahip. Zaten film İngiltere'de,hikayeye uygun bir şekilde sıfırdan inşa edilen bir köyde çekilmiş. (adamlar özeniyor arkadaşım!)Tam bir 18. Yüzyıl kıyafet şenliği yaşanıyor (erkeklerde bukleli peruklar , taytlı dantelli kıyafetler , kadınlarda ise korsajlı elbiseler).
  Cadıların yakıldığı bir dönemde geçen hikayede kahramanımız son derece yenilikçi bir şekilde hikayeleri batıl inanç diye yorumlarken, tanık olduğu olaylar ona yavaş yavaş kendi çocukluğunu ve bir cadı olduğu için babası tarafından öldürülen annesini de hatırlatacaktır.

  Tim Burton hayranlarının bayılacağı sisler  içindeki , soğuk, kasvetli kasaba tam bir görsel şölen sunuyor. Bütün sahneler hareket eden bir tual kadar dengeli ve güzel. Yavaşça ortalığı sararak ilerleyen sisler, karanlığın içinde parlayan fenerlerin ışığı,  kuru dalları gökyüzüne uzanan ürkütücü ağaçlar,boş arazilerde sallanan korkuluklar, yerleri kaplayan kuru yapraklar , ağaçlar arasından geçen daracık karanlık patikalar, uğuldayan rüzgar, arkanızdan  dörtnala yaklaşan atın toynak sesleri ve havayı ıslık çalarak yaran kılıç...
   Filmin afişinde de söylendiği gibi "kafalar yuvarlanacak" :)))

  Katrina rolüyle esas kız Christina Ricci izlemeye doyum olmayan bir zariflikte. Masum yüz ifadesi ve iri gözleriyle Johnny Depp'in yanına inanılmaz yakışıyor. Bella'yla Edward  da kimmiş dedirtiyorlar insana :))) ( bknz. Alacakaranlık serisi)

   Başsız süvariyi canlandıran  Christopher Walken ise çok iyi bir seçim. Sivriltilmiş dişleri ve gözleriyle tüyler ürpertici bir hayranlık uyandırıyor cehennem süvarimiz. Savaşa kafa kesmekten hoşlandığı için katılan Hessian Horseman olduğu zamanlar anlatılırken cehennemlik bir adamdan umulmayacak bir naiflik de gösteriyor (bknz. iki küçük kız sahnesi) Ayrıca finaldeki kanlı öpücüğe de dikkatinizi çekmek isterim ;)

  Johnny Depp, Icabod rolünü canlandırırken bütün filmlerinde yakalayabileceğiniz çocuksu, elini ayağını nereye koyacağını bilemeyen tavrını sıklıkla kullanmış. Bu karanlık peri masalında, ata binemeyen, kılıç kullanamayan sakar kahramanımızın canını kurtarabilmek için en büyük yardımcısı kıvrak zekası oluyor biz de keyifle izliyoruz.

Hayalet Süvari, içinde bu da buraya yakışmamış dedirtecek tek bir ayrıntı bile bulunmayan, hikayesi de incelikle örülmüş, katil kim sorusunu sonuna kadar sürdüren, meraklıları için  tadına doyulmaz bir film..
(Ben tahmin ettim ama ;)))


  İyi seyirler..
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder